Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitabın adı Binbir Gece Masalları.
Kitapta yüzü çilli, semiz Hansel’in kafesten dışarı uzattığı kuru dalı oğlanın parmağı sanan yüzü çıbanlarla kaplı cadınınki gibi korkunç resimler değil, altın rengi uzun elbiseler içinde palmiyelerin altına, pınarları çevreleyen mermerlerin üzerine uzanmış, kalçalarına kadar uzanan kara saçlı güzel kızları gösteren ve altın yaldızlı çerçeveleri olan tablolar var. Bu kitabın neden bana uygun olmadığını anlamıyorum. Hep çocukların masallara ihtiyacı olduğu söylenmez mi?
Sayfa 69 - Metis Yayınları - 2. BasımKitabı okuyor
"Gerçekten bir süre geçtikten sonra Şah Davü'l-Mekân tüm yaratıklar gibi onu yaratanın elinde yokluktan geldiği gibi yokluğa dönmüş. Sanki hiç yaratılmamış gibi olmuş. Zira zaman, her şeyi biçer ve sonra unutur."
Reklam
Endüstriyel tekniğin amaçlarından biri de daima insan kas gücünün yerine diğer güç türlerini geçirmek olmuştur. Hayvanlar kendi ihtiyaçlarını giderebilmek için tamamen kendi kaslarına bağımlıdırlar; ilkel insanda da aynı bağımlılığın bulunduğu varsayılabilir. İnsan gitgide daha fazla bilgiye sahip oldukça güç kaynaklarını daha fazla kontrol edebilir hale gelmiş ve böylece artık kaslarını yormasına da gerek kalmamıştır. Çok eski zamanlarda dahinin biri tekerleği icat etmiş ve birkaç başka dahi de öküze ve ata tekerleği döndürtmenin bir yolunu bulmuştur. Görüldüğü kadarıyla, öküzü ve atı ehlileştirmek elektriği ehlileştirmekten çok daha zor bir iş olmalı ama bu daha çok zekâ değil, sabır gerektiren bir zorluktu. Elektrik tıpkı Binbir Gece Masalları'ndaki cin gibi doğru formülü bilen her kişinin elinde sebatkâr bir uşağa dönüşür: Formülü keşfetmek zor olsa da işin gerisi kolaydır. Öküzün ya da atın kaslarının insanın kaslarına oranla çok daha etkin şekilde çalışacağını anlamak için çok büyük bir hüner gerekmiyordu ama öküzün ve atın, terbiyecilerinin iradesine boyun eğer hale gelmesi için uzun bir zamanın geçmesi gerekmiş olmalıdır. Öküz ve ata tapıldığı için onların evcilleştirildiğini, onların pratik bakımdan kullanılmalarının daha sonra, rahipler onları tamamen evcilleştirdikten sonra devreye girdiğini söyleyenler de vardır. Neredeyse tüm büyük ilerlemelerin hepsi ilk başta ilgisiz sebeplerden doğduğundan bu doğal olarak olası bir kuramdır.
Sayfa 148Kitabı okudu
Araplar yükselişe geçiyor...
" Binbir gece masalları'ni okumayan, halife saraylarının ününü duymayan var mıydı?"
Sayfa 269 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
"Yeminine sadık kalmazsan Allah seni cezalandırır; onun gazabından korkulur, sabırlıysa da unutkan değildir."
Reklam
Gün evrildi, güneş devrildi, ay gökte belirdi, zaman ilerledi, gece geldi, Ve Şehrâzâd kaldığı yerden devam etti.
Marquez nasıl bizim toprakların Binbir Gece Masalları'ndan etkilenip büyük yazar oldu ise, bizler de Yüzyıllık Yalnızlık eserini okuyarak Latin Amerika gerçeklerini/United Fruit Company'nin karanlık faaliyetlerini öğrendik...
Bir uçurumun kıyısındayızdır. Öylece bakarız; midemiz bulanır, başımız döner. Önce oradan derhal uzaklaşmamız gerektiğini düşünürüz, fakat akıl almaz bir biçimde olduğumuz yere çakılırız. Mide bulantımız, baş dönmemiz, korkumuz tuhaf bir pusun içinde birleşir. Binbir Gece Masalları'nda şişeden süzülen şeyin biçimlenmesi gibi bu pus usulca biçimlenir. Uçurumun kıyısındayken oluşan bu pustan masallardaki cin ve iblislerden daha beterleri doğar; uçurumdan düşerken ne denli korkacağımızı hayal ederiz. Ve bu düşüş, bu ani yok oluş, hayal edebileceğimiz en berbat ve feci son olacağından, işte tam da bu sebeple ölümü arzularız. Bir uçurumun kıyısında tir tir titreyerek durup atlamayı düşünen insanın hissiyatı şeytani bir sabırsızlığa evrilir. Bir anlığına düşünmeye kalkışsak, işimiz bitti demektir, çünkü düşünmek vazgeçiştir, tam da bu sebeple düşünmeyiz. Uçurumun kıyısından bizi çekip kurtaracak biri yoksa ya da geri adım atmayı beceremezsek kendimizi uçurumun dibinde buluruz.
Tanrı'nın eliyle bir insanın alnına yazılı olan şey, insan eliyle silinmez! Ve yaratılanlar, kanatları olsa bile, bahtlarından kaçıp kurtulamazlar.
Yapı kredi yayınları
Reklam
Sağduyudan yoksun olan, seni ezer; buna sabırla katlan; senin öcünü almak için Zaman’dan başkasına güvenme! Ama kıyıcılıktan sakın! Çünkü bir dağ bir başka dağı ezerse, bir gün ondan daha güçlüsü tarafından ezilir ve parçalanarak uçar!”
Sayfa 701Kitabı okudu
#Nisan2024 "Bilirim ki en tatlı suları fışkırtır Rabbim en sert kayadan!"
Aralarından ikisi, Define Adası ve Monte Cristo Kontu, o zorlu yıllarda mutluluk ilacım oldu. Satır satır okur, bir sonraki satırda ne olduğunu öğrenmek için can atarken, bir yandan da büyüyü bozmamak için öğrenmek istemezdim.Tıpkı binbir gece masalları gibi bu iki kitap da bana, yalnızca bizi onları tekrar tekrar okumaya zorlayan kitapları okumamız gerektiğini öğretti.
Sayfa 168 - Can Yayınları, 7.BaskıKitabı okudu
Geri dönersen, sana öykünürüz; yeminini tutarsan, biz de tutarız. Ama verdiğin sözleri inkar edersen belanı bulasıya kadar beddua ederiz!
Şu yargıçlar! Yargılar ya, bazen kendi yetkilerini aşarak tüm adaleti bir yana bırakırlar! Bununla birlikte, efendim, adalet vardır! Zamanı gelince, onları da yargılarlar. Eğer dürüst ve iyi iseler yakayı kurtarırlar. Ama zulmetmişlerse, Kader de onlara zulmeder ve en kötü sıkıntılara uğratır! Gelip geçen­lerin alaylarına ve acımalarına alet olurlar. Yasa budur!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.